Kadının daha baskın olduğu toplumlara anaerkil, erkeğin daha baskın olduğu toplumlara babaerkil aile diyoruz.

Çocuğu birinci sınıfa başlayan, lise ve üniversite sınavına hazırlanan ailelere de artık çocukerkil aile diyebiliriz.

Cümle çeşitlerini, sesleri, harfleri, alfabeyi öğrenen çocukların ailesi hep beraber geçiyor mesela s sesine. Anneler “s sesindeyiz.” diye kuruyor cümleleri. Birinci sınıfa giden çocuklara ailelerinin derslerinde yardım etmesi gerekir; fakat sınavlara hazırlanan gençler için bu çokluk bildiren ifadeler kullanılmamalı. “Şu kadar puan aldık, şu sınavı kazandık,..” cümleleri ailenin kendine ve çocuğuna yüklediği hırs göstergesi.

Bir gün annenin biri “Dondurma yedikten sonra su içmezsen hastalanır, okula gidemezsin.” demiş çocuğuna. Bu cümleyi duyan, okuyan insanların bir kısmı “dondurma yedikten sonra suyunu iç ki hastalanma” anlamında anlayacak, bu cümlenin ikaz cümlesi olduğunu düşünecektir; fakat bu hikâyenin kahramanı çocuk, okulu sevmediğinden dondurma yedikten sonra su içmezse hastalanacağını öğrenmiş. Okula gitmemek için geçerli bir bahane. Çocuk, dondurma yedikten sonra suyu içmeyip hastalanarak okula gitmemiş.

Bazen bize aktarılan cümleleri biz de olduğu gibi başkasına aktarıyoruz. Zannediyoruz ki muhatabımız, bize aktarılan cümleyi bizim anladığımız gibi anlayacak.

Bazı insanlar biz ne söylersek söylediğimiz anlamda anlar, bazıları o anlama da gelecek en uzak anlamı bulur, bazılarıysa kastedilen anlamla hiç ilgisi olmayan bir sonuç çıkarır. Bizim hikâyemizde anne hastalanmaması gerektiğini söylemek isterken çocuk nasıl hastalanacağının yolunu öğreniyor. Kastedilen anlama gelmese de bu cümleden çocuğun anladığı anlam da çıkarılabilir.

Bu tür insanlara ben “zekâsı tersten çalışan insanlar” demeyi tercih ediyorum. Zekâsı tersten çalışan insanlarla konuşmak zordur. Onlarla konuştukça hep ne demek istediğimizi açıklamak zorunda hissederiz kendimizi.

Bu hikâye sadece bir örnek. Televizyonda seyrettiğimiz birçok programda, sosyal medyada gördüğümüz birçok paylaşımda da bu var, örnekleri çoğaltabiliriz. Bazen düşünüyorum da amaç acaba düz mantık insanlara öğüt vermek mi, yoksa zekâsı tersten çalışanların zekâsı tersten çalışanlara yol göstermesi mi?