Küçük yerleşim yerlerinde öğretmenleri herkes tanır, bilir. Öğretmen çocuğu olmak, herkestarafından tanınır, bilinir olmayı beraberinde getirir.

Öğretmen çocuğu, babasının selamını söyler, yanında parası olmasa da fırından ekmeğini alır.

Babasının selamını söyler, diş doktoruna dişini çektirir. Babasının bir selamıyla tüm kapılar açılır.

Öğretmen çocuğu olmanın en güzel yanı budur. Kaç yaşına gelirse gelsin, ne iş yaparsa yapsın hep

babasının adıyla anılır. Öğretmen çocuğunun soyadından hemen babası sorulur, arada bir bağ olup

olmadığı öğrenilir ve artık hep o hocanın kızı diye anılır. Öğretmen çocuğu hep kendi olmak ister, hep

babasının kızı olarak kalır.

İlkokulda, ortaokulda Andımız’ı söyletecek bir öğrenci çıkmazsa joker hep öğretmen çocuğudur.

Kürsüye çıkacağı için saçı derli toplu, önlüğü temiz, ayakkabısı boyalı olmalıdır. Yemek yerken üste

dökülen yağ lekesi yüzünden bir annesinden, bir de öğretmeninden azar işitir. Önlüğüne yemek

dökmemeyi öğrenmesi gerekir.

Babasıyla aynı okuldaysa, hele bir de babası dersine giriyorsa öğretmen çocuğu yüksek not aldığında

“torpilli”, düşük not aldığında “kopya çekememiş”tir, gerçekten de çekemez ya! Bir kez torpilliye

çıkınca adı artık okul hayatı boyunca hep torpillidir. En çok da bu söze içerler öğretmen çocuğu. O

zaman öğretmenleri de babası da “Olsun, üniversite sınavını kazanınca görürler kapasiteni” diye

teselli etseler de üniversite sınavını bile “Babası kazandırmıştır kesin” derler.

Öğretmen çocuğu olmak; akranlar için torpilli, öğretmenler için mükemmel olmak demektir. Ödevler

zamanında ve eksiksiz yapılmalı. Diğer veliler gelirlerse şayet veli toplantısında öğrenir suçları,

öğretmen çocuğunun suçu anında iletilir. Sınıf içindeki doğru yanlış davranışları, yazılıdan aldığı not

anında iletilir.

Okulu yetiştirmek için sadece yaz tatilinde ev işi yapınca bu sefer de “Falancanın kızının yıkadığı

bulaşık” örnek gösterilir vizyon sahibi büyüklerden. Bulaşık yıkamanın da üstünlük olduğu bir

dönemdir yaz tatili.

Her şeyi doğru yapmak, güzel işler çıkarmak, kendine söz söyletmemek, babasına laf getirmemek

zorundadır öğretmen çocuğu. Toplum ondan mükemmel olmasını bekler, o bir türlü yakalayamaz

mükemmelliği. Yaşarken zordur; ama zorluklar da karakter gelişimi açısından kıymetlidir.

Ödevimi, ezberimi yapmadığımda kızan, düşük not aldığımda utandıran; ilgisi, sevgisi ve desteğiyle

beni yüreklendiren tüm öğretmenlerime sonsuz teşekkürler…

Bugün kendi gündemimi kendim belirliyorsam, sipariş yazı yazmıyorsam, sipariş üstüne yazdığımı

silmiyorsam; unutmak istediğim hatıralar olsa da gururla yaşadığım bir geçmişim ve geleceğe dair

planlarım varsa, bu, ailemin ve öğretmenlerimin doğru-yanlış kavramı kazandırması sayesindedir.

Nedir doğru, nedir yanlış? Söylediğimiz sözleri, yaptığımız tüm işleri her ortamda rahatça

anlatabiliyorsak doğrudur; sözlerimizin, işlerimizin, davranışlarımızın duyulmasını istemiyorsak

yanlıştır. Sırf doğru yanlış kavramını kazandıran öğretmenlerimin hakkını ödeyemem.

Öğretmenler Gününüz kutlu olsun.