Ortaokulda Türkçe, lisede Türk Dili ve Edebiyatı dersinin en zevkli konularındandır münazara. Arapça nazar kelime kökünden türetilmiş bir kelime.

Nazar kelimesini halk arasında genellikle göz değmesi olarak kullansak da aslında bakma, bakış demek.

Münazara da tartışma anlamında kullanılır. Seçilen bir konu hakkında birine zıt iki fikir üzerine iki grup oluşturulur. İki grup birbirine zıt iki fikri savunurken grup içindeki üyeler birbiriyle aynı şeyleri düşünmek zorundadır. Münazara tam da bu anlama gelir: Aynı taraftakilerin aynı şeyleri düşünmesi ve karşı tarafla tartışmak.

Münazarada ağzı laf yapan öğrenciler seçilir. Mesela "Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?" gibi nesnel olmayan bir konuda gruplardan birine kura sonucu çok gezeni, diğerine çok okuyanı savunmak düşer. Verilen mühlet sürecinde öğrenciler araştırma yaparak, konularına çalışarak hazırlık yaparlar. Münazara günü genellikle grup sözcüsü konusunu anlatır, dinleyiciyi ikna etmeye çalışır. Diğer grubun iddialarını çürütür.

Ders içi etkinlik olunca sınıfa bir hareket gelir ve öğretmen için de öğrenciler için de zevkli bir konudur.

Öğrenciler her konuda öğretmenlere sorar ya "Hocam, bu konu günlük hayatımızda ne işimize yarayacak?" diye, öğrencilerin en iyi anladığı ve sosyal hayatta en çok kullandığı konu münazara.

Televizyonda seyrettiğimiz programlarda ne çok işleniyor münazara, hem de grup olmadan, grup sözcüsü olmadan, herkes kendi konusunun tek başına bir grup, herkes kendi kendinin grup sözcüsü.

Tartışma programı seyrediyoruz, herkes kendi fikrini hunharca savunuyor. Karşı tarafın sözünün doğruluğunu vicdanında tasdik edip kendi yanlışı ortaya çıkınca savunmadan saldırıya geçen koca koca insanlar.

Bilmediğimiz teknik ve tarifleri öğrenmek için seyrettiğimiz yemek yarışmasında bile tadına bakmadan ekrandan seyircinin de kolaylıkla anladığı yanmış yemeği az pişmiş diye yutturmaya çalışarak, resmen hamur kalmış tatlıyı savunarak hatayı kabul etmeyip laf kalabalığı yapanlar, savunmasının yetersiz olduğunu fark edip dağarcığındaki kelimeleri tüketince hakaret, küfür ve çirkefliğiyle öne çıkıyor.

İnsan başarı ve kazanmaya odaklanınca doğru yanlış kavramlarını da bir tarafa itiveriyor.

Örnekler çoğaltılabilir, bu birkaç örnek bile münazaranın günlük hayata yansıması işte!

"Amaca ulaşmak için her yol mübahtır" demiş Machiavelli. Başarmak için, kazanmak için her yol mübah mı biz Müslümanlar için? Oysa Allah bize taraf olmayı değil, adil olmayı emreder. Oysa Allah bize Hûd Sûresi 112. Ayet'te "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" der.